Kontrol edilmeyen duyguların kişide yıpratıcı sonuçlar ortaya çıkarabileceğini belirten uzmanlar, duyguların gerektiğinde sınırlanarak kontrol edilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, duygularıyla hareket eden aşırı duygusal kişilerin kendilerine zarar verebileceğine dikkat çekerek, "Kendi mutluluğunuz için gerektiğinde duygusallarınıza sınır koyun" uyarısını yaptı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Feneryolu Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, duygularımızın deneyimlerimize tat veren ve hayatı anlamlı kılan en önemli özelliğimiz olduğunu belirterek hayatıımızın daha huzurlu geçmesi için duygusallıkta da bir sınır olması gerektiğine dikkat çekti.
Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, şunları söyledi:
"İnsan duygusal bir varlık. Duygunun olmayıp sadece düşüncenin olduğu yerde insan sıcaklığı yerine robot soğukluğu vardır. Duygusallık denildiğinde öfke, hüzün, sevinç, kaygı, korku, heyecan, umut gibi duyguların yoğun deneyimlenmesini ve hayata dair kararların verilmesinde duyguların yönlendirmesinde olmayı anlayabiliriz. Mesela bize sevinç verdiği için bir arkadaşımızı aramak isteriz ya da bizi öfkelendirdiğinden bazı insanlardan uzak dururuz. Bu seçimler duygusal seçimlerdir. Duyguların yokluğu robot gibi olmayı getirse de duyguların yönetiminde olmak da neden-sonuç ilişkisinden kopmak ya da kar-zarar dengesini koruyamamak anlamına gelir. Örneğin duygusal bir kişi yakını üzülecek diye üzülüp sırf onu üzmemek adına o yakının görevlerini üstlenebilir. Yeni girdiği bir ortamda kendisine gösterilen ilgiden yoğun sevinç duyan bir kişi o ortamdaki kişilere hemen yakınlık hissedip sırlarını paylaşırsa daha sonra başına bu yüzden bir sorun gelirse pişmanlık duygusunu ve kendisine öfkeyi de bir o kadar yoğun yaşayacaktır."
Duyguların sesini dinlemek her zaman doğru mudur ?
Duygularının sesini yerinde ve zamanında dinleyen bir kişi için hayatın olumlu etkilendiğini belirten Ünsalver, şöyle devam etti:
"Kişilik yapılanması olarak histriyonik, borderline ve bağımlı kişiler duygularını daha yoğun yaşarlar ve hayatlarını baskın olarak duygularıyla yönlendirirler. Eğer ki kişinin hayatını duygular yönetmiyorsa, yerinde ve zamanında duygularına kulak verebilen kişi için hayat olumlu etkilenir. Zira hep mantık ve kar-zarar hesabıyla yaşamak insansı özelliklerden uzaklaşmaktır. Duyguları yok saymak hayatın tadını alamamak ve günleri doldurmak için yaşamak gibidir.
Öte yandan kişinin hayatı duygularla yönetiliyorsa, öfkesi hâkim olduğunda başını belaya sokabilir ya da başkalarını kırabilir, sevinci hâkim olduğunda sonradan kendisine zarar verebilecek kararların peşinden gidebilir, hüznü hâkim olduğunda hayattan kopacak kadar üzüntü yaşayabilir, olumlu olan şeyleri göremeyebilir. Böyle durumlarda alıngan olabilirler. Yanlış seçimler yapabilirler. Başkalarına karşı kırıcı olabilirler."
Duygusal kişiler çabuk etkileniyor
Duygusal kişilerin sabırsız olabildiğini kaydeden, Ünsalver, bu kişilerin duygusallıklarını bazı durumlarda alkol ve maddeye yönelerek doldurmaya çalışabileceklerini de belirtti. Ünsalver, şöyle dedi:
"Duygusal kişilerde çocuksu özellikler belirgindir. Sabırsız olabilirler. İstedikleri yapılmayınca hırçınlaşabilirler. Alkol ve maddeye yönelerek duygularını doldurmaya çalışabilirler. Duygusal kişiler ayrıca yakın ilişkide oldukları kişilerin duygularından da kolayca etkilenirler. Arkadaşını öfkeli görünce öfkelenebilir örneğin. Oysa bazen ikili ilişkilerde bir tarafın dengeleyici olması ve duyguları soğurması gerekir. Ayrıca bu kişilerin yakınındaki kişiler de çoklukla onların duygu seline kapılıp gidebilir."
Duygusallıkta sınır ne olmalı?
Kişinin yıpranmaması açısından duygusallıkta da bir denge kurulması gerektiğini belirten Ünsalver, aşırı duygusal kişilerin yaşamında kendine çok zarar verdiğinin gözlendiğini ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı:
"Kendini duygusal gören ya da başkaları tarafından duygusal olarak tarif edilen kişiler şöyle bir kendilerini gözden geçirebilirler. Acaba karar alırken duyguları ne oranda ön plana geçiyor. Eğer kişi çoğunlukla durup düşünmeden duygusunu eyleme döküyorsa burada bir sorun vardır. Bazı duygular değişkendir. Örneğin bir sevdiğiniz size bir mektup yazıp sizi kızdırmışsa ona hemen yanıt verirseniz siz de öfkeli olduğunuzdan aranızdaki gerilimi yokuşa tırmandırabilirsiniz, oysa biraz bekleyince ve mektubu tekrar okuyunca belki göreceksiniz ki o kadar da öfkelenecek bir şey yok ve karşı tarafa anlayışla yaklaşabileceksiniz. Duygusallıkta sınır kendi hayatına ve karşı tarafın hayatına zarar verme noktasıdır. Mantığın ya da sağduyunun "yapma" dediği şeydir."
Yorum ve basın bülteni için yazınız. Teşekkürler.